Ana içeriğe atla

FARKINDA OL

Ben bir kadın, bir genç, bir bireyim. Ben şeriattan kurtulmus, hukuk önünde hakları olan, yeni ülkenin, Türkiye’nin cocugu, Atatürk’ün emeğiyim. Peki ya haklarıma gerçekten sahip miyim? Özgür müyüm, eşit miyim? Sahip isem kullanabiliyor muyum?.. Eger cevapları evet ise neden ben hayır diyorum?  
türkiyenin hali ile ilgili görsel sonucu"      Ben çeşitlilikten doğan, çeşitlilikle büyüyen ve büyümeye devam eden bir gencim. Türkiye’nin cennetinde Marmaris’teyim. Bütün renkleri aynı anda görebileceğin, derin, huzurlu bir nefes alabileceğin, bir yerden bir yere her türlü ulasımını sağlayabilceğin mutlu bir yerdeyim.  

 Ben İstanbul’dayım. Sadece griyi görüp, griyi koklayabildiğin, nefes almakta zorlandıgın, bir yerden bir yere gitmenin izdiham oldugu stresli yerdeyim. Ben merkezindeyim ama kendimi bile göremediğim yerde. 

     Bu kadar zıtlık içeren durumun ortak noktasını söyleyeyim, ben bir kadınım. Ben her iki durumda da hava karardıgında eve gitmeye korkan, denize girerken mayo, dısarı cıkarken pantolon giymeye utanan, her gün tacize ugramamak ve ugratmamak için savaşan bir bireyim.  
  
     Korkuyorum; Sadece kendim için değil ,annem, kardeşim dediğim dostlarım için... Korkuyorum, düşüncelerimi özgürce dile getiremediğim için. Üzülüyorum; daha kötü durumdakilere ulaşamadıgım için...  
    
    Kadın olmak zor. Türkiye’de kadın olmak ise daha zor. Hele ki  Atatürkçü ve Cumhuriyetçi isen ne kadar zor tahmin et :). Hadi bırak kadın olmayı geçelim diğer konumuza. 
     
türkiyenin hali ile ilgili görsel sonucu"
    Sabah, akşam, öğlen fark etmez oku, dinle bir haberleri,gündemi. Al eline kalemi kağıdı, sadece yaz duyup gördüklerini. Sonra dön bak listenin başına. Sorsam sana söyleyebilir misin bana bir tane sanat, kültür haberi?  Bir sergi açılısından bahsedebilsen mutlu olurum ona. Yok mu? Peki ya herhangi bir bilim konusu? Tüh o da olmadı desene.. Sen okumadan söyleyeyim ben sana. Bilmem kaç tane kaza, bilmem kaç tane taciz, cinayet ve bilmem kaç tane partiler arası tartısma... Peki ne hissediyorsun diye soracak olsam sana, mutluyum diyebilecek misin bana?  

 Ben özgürüm, yaşıyorum. Öğrenmeye açım, öğreniyorum. Korkumu da heyecanımı da, üzüntümü de mutlulugumu da farklı anlarda eksiksiz ve doğal şekilde yaşıyorum! diyebilir misin bana? Dikkat et eksiksiz diyorum, bütün duyguları saymadan.  Yaşıyorum diyorsan ne mutlu sana..     
      
Neden yaşamıyoruz bu kadar kısıtlı vaktimiz varken?,neden olanı iyileştirmektense yok etmeye çabalıyoruz burda bu anda? Neden çırpınıyoruz sonunu bildiğimiz bu yolda?  
  
        Hayatın duygularımıza yön vereceği yerde duygularımız hayatımıza yön veriyor artık. Sen sinirli oldugun için kötü geçiyor günün, kötü gün geçtiği için değil o sinirin. İyi olmak istemiyorsun ama iyilik bekliyorsun. İyi olanları kötüye itiyor kazandıgını zannediyorsun. İyiler kendini bu adaletsizlikte savunamadıgı için de daha da güçleniyorsun.  
   
     Ne var biraz anlayıslı olsak birbirimize?, ne var artık modernizmi konussak birlikte? Ne var artık öldürmesek birbirimizi gerek fiziksel gerek duygusal.. Güzel kavramlar değil midir yardımseverlik, empati gibi olanlar? İster erkek ol ister kadın, ister hayvan ol ister bitki.. Dillerimiz, dinlerimiz, farklı olsun ama saygımız bir. Değiştirelim artık sistemi. El ele hep birlikte..yaşayamayı öğrenelim..  

...Anlatabildim mi şimdi neden hayır diyorum?...(Unuttuysan dön başa:)) ) 
FARKINDA OL FARKINDALIK YARAT! Teşekkür ederim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AGALIK SISTEMI

20 Aralik gecesi yurtta yatarken Saban’in meshur filmlerinden  Kibar Feyzo yu  izliyordum. Filmde Feyzo'nun koyden cikip sehire inisi ve sehir  kulturuyle koy kulturunun ne kadar farkli oldugunu fark edilisi  cekiliyor.  Feyzo koye dondugunde herkese  Istanbula gittigini ve baslik parasinin  artik  kalktigini herkese yayiyor. Bunun uzerine koy orgutlenip baslik parasinin artik yasalarda ceza  oldugunu soyeyi agaya  karsi cikiyor.  K adinlar "Biz malmiyik satilak, baslik parasi kalkacak!" sloganlarini yazip bagriyorlar. Bende bu yazinin cekildigi sahnenin fotografini cekip hikaye attim ve siverekli bir arkadasim sabah uyandigimda sizin oralarda bunlar yok artik diye mesaj atti.  Bu mesajin uzerine yasadigi kulturu merak ettim ve bazi sorularda bulundum. Cevaplari evet agalik devam, baslik parasi tavan yapmis durumda, evlenmeye niyetlendim ama bana en az 150 bine patliyor seklinde oldu. Egitim durumu nasil her cocuk okula gidiyormu ve okuma yazma oranlari ne 

ICIMIZDEKI SIKINTILAR

   Sizin de icinizde biriktirip biriktirip, bir sabah sirf ayaginiz takildi yada daha sacma bir sey oldu diye dunyayi yikasiniz geliyor mu? Yani; belki 3 aylik , belki 5 yillik belki de 2 gunluk  tuttugunuz o icinizdeki sikintinin sadece 1 gunde patladigi oluyor mu ? O zaman gel vatandaas!!     Benim sikca yasadigim durumlardan bir tanesi ve cevremde de yasayanlara sikca sahit oluyorum bu yuzden bu konu hakkinda konusmak istiyorum.      Bence , oncelikle "neden sikintilarimizi icimizde tutmak zorundayiz?"  bu soruyu sormaliyiz. Dun yasadigimiz bir aciyi , neden biriyle paylasip rahatlamiyoruz da o aciyi illa icimizde sikistiriyoruz. 5 ay sonra diger icimdekilerle beraber cikariyim ama 5 ay kapali kutu olarak geziyim diye mi? Cevrenizde derdinizi paylasamayacaginiz birisi olabilir ya da olup rahat hissetmediginiz icin anlatamadiginiz.. Insan iletisim kurarak yasayabilen bir canli, paylasmasi gerekiyor. O yuzden bu sikintiyi icinden atman lazim. Kimsen yoksa benim gibi gunl

NEDENN?

Bu aya mi bu yila mi yoksa benim cevreme mi ozeldir ki bir cok farkli ortamda bulunmaya calisiyorum; bu aralar fazlasiyla sevgililer arasinda bir problem veya eskiyi hatirlama oluyor. Her insanin yuzunde ozlem korku ve yalnizlik seziyorum. O yuzden aralik 2018 icin sari rengini sectim.   Insanlari gozlemlemek, onlarin ne dusundugunu ne hissettigini ya da onun nasil bir hayat yasadigini merak etmek hosuma gidiyor.              Birileriyle ister dert olsun ister cok mutlu bir an bir seyler paylasmak ve onlarla ayni duygulara girebilmek, onlarinda benim onlari anladigimi anlamasi beni cok gururlandiriyor.                Peki neden cogunluk uzgun ve mutsuz, hayal kurmaktan vazgecmis; bir amaci yok ve sadece yasamak icin yasiyor?  Cunku hala ya hic birimiz icimizde bir gucun oldugunu kabullenmiyor ya da bunun icin cabalamiyor, sorgulamiyor.   Komik olan ise sorgulayan insani kendi tarafina cekip onu da sorgulatmaktan vazgeciriyor.        Peki gercekten tum samimiyetimle soruyorum, ne