Ana içeriğe atla

TÜRKİYE

  Herkese tekrar merhabaa; son 1 haftadır 4 ülke birden gezdiğim için, Türkiye'yi, insanlarımızı , kültür ve yaşam tarzlarının farklılıklarını yakından gözlemleme fırsatım oldu. Türkiye'yi ne kadar cok sevdiğimi anlamam yanı sıra dönüp baktıgımda cok üzüldüm. Bizim insanlarımıza rahatın ne kadar battıgını, özgürlüğü sevmediğimizi ve iyiye gitmektense her zaman kötüye, geriye yöneldiğimizi tekrardan fark ettim.
  Gündemimiz malum seçimler ve her sene yapılan seçim öncesi zamlar herkesin gözünü boyamış durumda. Konusmaya bile başlayan yemek fiyatlarının yanında poşetin 25 kurus olmasına karsı cıkmamız ise tam bir komedi.
türkiye ile ilgili görsel sonucu  Avusturya'da yılda 15 kere maaş alındıgını, 13 ay çalıstıktan sonra kalacak yerini devletin karşıladıgını ve asgari ücretin 2500 euro oldugunu biliyor muydunuz? Grafik tasarımı okuyan öğrencilerin müzelere gidip orada ders işlediklerini, modern müzeler açtıklarını... Ukrayna'da havaalanından cıktıgınızda yerde bir tane bile izmarit göremeyip, tüm avrupada iş adamlarının bile bisikletle gezdiğini..(Bizimkiler gibi en lüks araba bende olsun tribi yok). İnsanların, bisikletin elektriği bitti ve yolda kaldı dısında ne kaygıları var? Asgari ücret en az 1500 euro olan, eğitimi en üst seviyelerde okutmaya calısan,  koltuk davası yerine ülke davası yapılan bir ülkede insanlar elektriği nasıl ödeyeceğim ya da iş bulmaya nereye kaçsam, nasıl açıkta kalmam diye düşündüğünü düşünüyor musunuz? Bu ülkelerin tamamı gri, güneşi belki yılda 10 defa görüyorlar.
türkiye ile ilgili görsel sonucu  Peki 4 mevsimi doya doya yaşanılan, güneşlenmekten sıkılıp hadi yukarı cıkıp kayak yapalım diyebileceğiniz, yayla gezmekten sıkılıp hadi bir tekne turu diyebileceğiniz ülkede sırf maddi durumumuz el vermiyor diye ve köpek gibi çalısmaya neden hala mahkumuz? Hayata gercekten doğ, büyü,oku,calıs,evlen, cocuk yap ve öl diye mi geliyoruz? Sizce de fazla sıradan değil mi?
Poşeti düşünmek yerine "Eğitimi nasıl yükseltebiliriz?", "Gençlerimiz bu ülkeden kaçmayı düşünmek yerine bu ülkeye en cok ne katabilirler diye düşünmelerini nasıl sağlayabiliriz?", "Bize Ata'mızın verdiği en güzel ödülü neden yok etmeye calısıyoruz, ona daha nasıl teşekkür edeceğimizi düşünmeli değil miyiz?" gibi sorular yöneltilebilir..
  İzmir bile elden gidiyor, artık tecavüz, taciz, kavga gürültü bitsin el ele verelim. Yolda içtiğin sigarayı yere atmak yerine söndürüp çöpe atman bile bir adımdır. Aklına gelen projeleri maddi durumdan ya da cesaretin olmadıgından ya da kimse destek cıkmadıgından korkuyorsan bana gel yeter ki bir şeyler yapalım, yok oluyoruz..
   
              FARKINA VAR FARKINDALIK YARAT, AVRUPA'DAN COK DAHA İYİYİZ.

Yorumlar

  1. Şimdi açık alanda parklarda sigara içinesin dediler bizde itirazlar başladı...Bencede bir garip ulkeyiz

    YanıtlaSil
  2. Ah neler neler çocuk parklarında sigara içmek yasak, ama kum havuzları izmarit dolu, baba oğlunu sallarken tüttürüyor çünkü çok dertli

    YanıtlaSil
  3. Yani saygın yaşamak varken neden bunların peşindeyiz ? Değil mi.
    " Yüksek medeniyetler seviyesi " cümlesi ne ifade ediyor ? Belki cümleler üzerine biraz daha düşünüp analiz edersek farkına varır herkes...
    Şükretmek ve hayırlısını dilemek çok güzel fakat göz göre göre yaşamı zorlaştırıp prestijli bir ülke olmayı yok sayıp, sonra her şeyin hayırlısı demek ! Eğitimsizliği ve bilinçsizliği kaderle örtmek yakışmaz. Rabbim akıl vermiş düşün ,sorgula, iyi ol ve insanca yaşa diye... Bunca nimeti potansiyelinin altında kullanıyoruz maalesef.
    Eğitim, eğitim ve yine eğitim diyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bencede her şeyin başı eğitim, cocuk aileden nasıl baslarsa öyle devam eder bir saatten sonrada düzeltilmesi mümkün olamıyor değil tabiki ama daha da zorlaşıyor ..

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Seni son yazımda mime davet ettim , eğer katılmak istersen son yazıma göz atabilirsin hoşça kal :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni gordum ozur dilerim geliyorum hemeenn:))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

24 Nisan Perşembe

Merhaba ben Göksu! Bu siteyi 2019'da açmıştım ve şimdi- 2025'te- kendi web sitemi açtıktan sonra beni ben yapan şeylerden biri olan yazılarıma geri döndüm. Buradaki eski yazılarımı okumak çok ilginç bir duygu. Eş zamanlı olarak tasarım yapıyorum. Hem bloglarım hem tasarımlarım için ziyaret edebilirsin: https://www.goksuoner.com.tr/  Hadi şimdi bugünkü yazıma;  Selam güzelim, bugünde bu fotografımı görüp içimi dökmeye geldim, tek sebepte bu fotoğraf değil tabiki. Korkunc ötesi havanında etkisi olmalıki kendimi küçük çaplı panik ataklar yaşarken ve sanırım depresyona girmiş olarak buldum. Çılgınlar gibi çukur dizisi izliyorum, nerde mafyatik keko işler var ordayım. Sıfır vizyon, sıfır bir kültür edinme çabası, sadece çılgınlar gibi bir şeyler yiyip diziye kitleniyorumki geçen hafta kustuktan sonra hala toparlayamadım kendimi, yani artık yiyemiyorumda. Panik atak mı ne oldugunu hala bilmediğim şeyde kendime, sesime yabancılaştığım zaman farkına vardım. Yani göğüsüme ağrı giriyo ...

SIYAH

              Siyah rengini seviyorsan ve bu rengi benimsemissen, gercekten zor bir kisiligin var. En asil duygularla en hassas duygulari ayni anda yasamaya yetenegine sahipsin. Ama bu sadece bir gune ozelse o gun senin icin karmasik bir gun oldugunu gosterir. Bu kadar zit duygulari ayni anda yasayamanin kotu de iyi yonleri de var bana gore, onemli olan senin hangi taraftan sectigin. Mesela; gucunle tutkunu, duygusalliginla asaletini birlestirip bir resim ortaya koymaya calistin mi? ya da bir kisa film, video cekmeyi? Ya da bir roman yazmayi belkide kisa olanindan bir makale. Benim bunlarin hepsine ayni anda hakim olma yetenegim olsaydi kesinlikle hepsini harmanlayip ortaya bir sey cikarmaya calisirdim. Belki de vardir ve cikarmaya calisiyorumdur, en azindan deniyorum. Sen de siyah diye dusunup, bunu kotuye yorumlama ne kadar guc sahibi oldugunun farkina var ve hem kendin icin hem dunya icin bir seyler ...

DUYGULARIMIZ

    Bugun umut ve korkuyla basladim cunku hayatimizda en cok etkisini gosteren iki duygumuz bana gore. Gozunuzu kapatip bir anınizi dusunun. Ilk akliniza gelen anı hangisi oldu? Hangi duygularinizi tasidiginiz anı? Eminim ki hepinizin anısinin icinde bir umut veya bir korku var.   Umut farklidir , her duygudan.. ve aslinda her duygunun başıdir baktiginizda, hayatimizi belirleyen kavramdir bu.  Birini sevme umudu, karsiliginda sevgi, saygi, guven hissetme umudu, karsi cinsten begenilme umudu.. ve elbette ki sorumluluklarimizin başı; hazirladiginiz projenin guzel sonuclanma umudu, okulu bitirme , ise baslama , para kazanma umudu.. umut olmasa bu saydiklarimin ya da saymadiklarimin kaci olurdu ki?     Peki ya korku nedir ? Iyi midir , kotu mu?     Tedx'te izledigim son video bu konu uzerineydi. Kullanilabilir ve kullanilmaz korkudan bahsedildi ve ozet olarak sunlari cikardim. "Korkunun sizi yonetmesine degil, siz korkuyu yonetmeyi ogrenin. K...